• Dolar
    0.000
  • Euro
    0.000
  • Ç.Altın
    0.000
  • Altın
    0.000

°

Köşe Yazarı

Murat Bulut

#

  •  19 Haziran 2021
  • ORTAYA KARIŞIK…


    Aslında bu hafta AK Partililerin, AK Partilileri şikayetleri hakkında yazacaktım. Örneğin, 2014’de AK Parti’den Belediye Başkanı seçilen Mehmet Saygılı’nın, muhtarlarla yaptığı toplantıda görevi devraldığı AK Partili Veli Korkmaz  dönemine ilişkin eleştirilerini yazacaktım. Saygılı’nın aradan 7 buçuk yıl geçmesine rağmen halen partilisi Korkmaz dönemine atıfta bulunarak ‘maaş ödeyemeyen belediye’ siyasetinden vazgeçmediğini, bunun yanısıra aynı toplantıda 2014 vaatleri arasında  yer alan mahalle konaklarını sanki yeniymiş gibi tanıtımını yazacaktım.  Sonra, kendisini ziyaret eden  AK Parti Kadın Kolları yöneticilerine 2 buçuk yıl önceki seçimlerde eski il başkanı Nuh Dağdelen’i şikayet edip ‘çalışmadı bende yeni ekip kurdum’ iddialarını kaleme alacaktım.  Başkanlığının 8. yılına girerken, 2021 yılında  ‘asfaltta atağa kalkacağız’ sözünü biraz eleştirecektim.  Oradan Mustafa Kaplan’a geçip, aynı kadın kolları yöneticilerine 8 ay önce görevi bırakan Dağdelen yönetimi için ‘hepsi istifa etti belgeleri masamda’ iddiasına değinecektim. Merkez İlçe Başkanı Emrah Doğan’dan, Keskin İlçe Başkanı Halim Bulut’a, Kadın Kolları Başkanı Nebahat Erkök’den Gençlik Kolları Başkanı Halil Özaslan’a , Balışeyh, Bahşılı ilçe başkanlarına kadar, son günlerin meşhur sözü ‘uyum içinde değiliz’ gerekçesi ile görevden aldırma çalışmalarına değinip, bu konuya artık bir açıklık kazandırması gerektiğini önerecektim. 'Herkes bunu konuşuyor, medya yazıyor var mı böyle birşey?' diye soracaktım. 'Yok biz uyum içinde çalışıyoruz, kıskananlar çatlasın' diyorsanız bu dedikodulara artık bir son vermesinin elzem olduğunu dile getirecektim ki bugün hedefine İYİ Parti’yi aldı. ‘İyi dedim’ en azından kendi partilisi dışında diğer partilerde gündeminde  var. O yüzden  bunları yazmaktan vazgeçtim. Çünkü halen Kaplan için bir umudum var. Siyaset dışında kamuoyunda iyi biri diye biliniyor. Çevresinde ki prangalardan biraz kurtulsa, biraz kendi kendine olabilse başarabilir bence.

    Peki ne yazacağım; tabi ki gündemin 1 numaralı konusu MKEK'yi. Malum MKEK anonim şirketi oluyor.  Destekleyen itiraz eden var. Önce iktidardan başlayalım. Yasa teklifinde imzası olan Ramazan Can; 'yeni düzenleme ile MKEK hazineye bağlı ama Milli Savunma’nın yürütmesinde  bir kamu anonim şirketi olacak. Özelleştirmeden kesinlikle çıkacak. Rekabet gücü artacak. Rekabet gücü artınca iş gücü artacak, böylece yeni istihdam kapısı açacak. Çalışanına daha yüksek maaş verebilecek. Özel imtiyazlı olacak. Çalışanın sosyal hakları korunacak. Çalışmak isteyen çalışabilecek. Daha verimli, daha profesyonel  , daha aktif olabilecek. Kısaca çok iyi olacak' diyor. Düşünüyorum; Ramazan Can MKEK kökenli bir siyasetçi. MKEK’nin kötü olması Can’ın ne işine yarar?  Tam tersi şehrin tüm tepkisini, vebalini  siyaseti bıraksa da yıllarca üzerinde taşır. Niye MKEK’nin aleyhine bir durumu savunsun. O da bu şehrin insanı olarak daha iyi bir Kırıkkale arzular.

    Sonra CHP Milletvekili Ahmet Önal’ı dinledim. Endişeli ve tepkili.  Önal ; 'bu özelleşmenin ilk hamlesi. Daha önce biz bu senaryoyu PTT’de, TCDD’de gördük. Önce iyi olacak diyorlar sonra fiyasko oluyor. Özel sektöre bırakılan ve başarıya ulaşan bir kurum var mı?  Bir kurum şirket olacaksa onun sonu özelleşmedir. Hadi devlet çay, çorba satmasın kabulumuz ama yurt güvenliğinde karlılık olmaz. Ben Milli Savunma Komisyonu üyesiyim. Bana kimse bir şey sormadı. Bu şehrin vekiliyim fikrim alınmadı. Şimdi bunu plan bütçeye getirip torba yasa içinde çıkaracaklar. Buna izin veremeyiz.  Çalışanların hakları kaybolacak. İşten çıkacaklar' diyor. Düşünüyorum; Önal endişelerini dile getiriyor. Çalışanlar ve stratejik öneme sahip kurumun geleceği adına tedirgin.  İyi bir vekil Önal.  İyi de bir Kırıkkaleli. ‘Milli Savunma Komisyonu’ndayım. Benim fikrim alınmadı’ siteminde haklı bana göre. Can’ın bu konuyu Önal’la görüşmesi gerekirdi. 

    Diğer vekil  MHP’li Halil Öztürk’de diyor ki; yok yok o bişey demiyor.  Onun söylediklerinin bu konularla alakası yok. O daha çok duygusal sözler söylüyor. 'Ben hemşehrilerimle üzülürüm onlarla sevinirim’ türünden klasik siyasetçi söylemi. DEVA Partisi Milletvekili Mustafa Yeneroğlu, Kırıkkale İl Başkanı İsmail Oğuz Karakuş’tan bilgi alıp konuyu gündeme getirirken, bu şehrin yiğit vekili Öztürk'ten henüz tek kelime gelmedi. Sendika desen o hiç ortada yok zaten. Ben görmedim gören var mı?

    İşçileri dinledim; onlar birşey bilmiyor. Gelecekleri ile alakalı belirsizlik canlarını sıkmış. Kime inanacakları konusunda kafaları karışık. Gelişmelerden çok da hoşnut olduklarını söyleyemem. 

    Peki ne yapılmalı; tüm siyasiler, sendikalar, şehrin  varsa önde gelenleri,  koltuklarından başka şehri önemseyen varsa sivil toplum örgütleri, bürokratlar biraraya gelmeli. Ortada bir yasa teklifi var. Herkes   şehir için, kurum için, Kırıkkale için düşüncelerini masaya yatırmalı. Tartışmalı. Tereddütler giderilmeli, yanlış birşeyler varsa düzeltilmeli. Sonuç olarak ortak paydada buluşulmalı. İşçinin endişeleri ortadan kaldırılmalı. Olur mu sanmam bu şehir ne zaman ortak bir konu için biraraya gelmiş ki. Bizimkisi de umut işte. Ha bu arada keşke konu MKEK olmuşken, şu şehrin içinde ki fabrikalar da şöyle sanayi sitesi gibi bir proje ile şehrin dışına taşınsa.   Neyse ya bende çok şey istiyorum sanırım.  Yıllardır taşınacağı vaat edilen sanayi sitesi bile halen olduğu yerde dururken.

    SENDEN DEĞİLSE 'KÜÇÜK GÖR' ANLAYIŞI

    Yazacağım yine yazacağım. Kim olursa olsun yazacağım. Siz okurken sıkılsanızda ben yazarken sıkılmayacağım. Şu siyaset dili meselesi varya hani. Yine orada tıkandık. İYİ Parti İl Sekreteri Mustafa Kadan’ın siyaset dilini sevmiyorum. Tekrar etmeye gerek yok daha önce şehrin belediye başkanına hoş olmayan bir hitapta bulunmuştu. Hiç yakıştıramamıştım. Şimdi de Çerikli’de bir vatandaş için ‘Laiklik elden gidiyah tipinde ki Ali Rıza abiler oldukça çözüm zor’ yazmış. Siz bir fikri savunuyorsunuz. Herkes de sizin fikrinizi savunmak zorunda değil. Niye hemen bir aşağılama, küçük görme, ötekileştirme? Ne gerek var buna?  Ne olmasını istiyorsunuz; herkes sizin gibi mi düşünmek zorunda? İkna edin, edemiyorsanız saygı duyun. Bu aşağılayıcı dil niye?  O zaman teşkilatı kapatın, bir tane kayıt görevlisi getirin, insanlar size gerek kalmadan gelsin partinize üye olsun. Size ne gerek var? Karşınızda bir fikir olunca hemen ‘laiklik elden gidiyah diyen tipler’ diyerek hor görecekseniz.  Bakın partinize bir ilgi var. Hal böyleyken bu dil size ne kazandırır? Lütfen! Ali Rıza Amca bu ülkenin bir insanı. Senin gibi düşünmüyor diye senden aşağı bir insan değil. Bir defa daha söylüyorum bu dili bırakalım. Hangi parti olursa olsun kimden gelirse gelsin tartışalım, eleştirelim ama bir seviye ortaya koyalım. Hadi ya çok zor değil bu. 

    Biliyorum yine uzattım ama ne yapıyım; çok şükür bizim ensesi kalın ulusal gazeteciler gibi kalacak bi  ‘Paramount Otel’imiz yok ki, yazmayıp da beleşten tatil yapalım. 

    Son söz; tüm babaların babalar günü kutlu olsun. Oğlun olmanın tüm gururu ile Babam Rahmeti Terzi Ali Bulut; Seninde…  

    Yazar Yorumları

    Yorum Yaz

    19251

    Hakkımızda

    #

    İletişim

    Kirikkalekusu.com

    info@kirikkalekusu.com

    2147483647

    2147483647