GEÇMİŞ OLSUN TÜRKİYEM!
Günlerdir hepimizi derinden etkileyen bir doğal afet olan depremi yaşamaktayız. 24 yıl sonra ülkemizde iki büyük deprem oldu. 1999 yılında ki depremden hiç ders almamışız. Yine binlerce vatandaşımız hayatını kaybetmekte ve binlerce yıkılan binalarımız var. Görsel medyada izlediğimiz içler acısı görüntüler bizi derinden yaralamaktadır. Televizyonun başından bir saniye bile ayırılmadan umutlu haberler almak için ayrılmadık. Şairlerimizden Hasan Hüseyin Korkmazgil'in dediği gibi: “Yaprak döker bir yanımız ,bir yanımız bahar bahçe diyor. Göçük altından sağ kurtulan vatandaşımız için sevinirken diğer taraftan sevincimizin yerini gözyaşı almakta. 50 bine yakın vatandaşımız hayatını kaybetmiş ve binlerce yıkılan binalarımız olmuştur.
Sevgili okuyucular, milletçe yüreğimiz kor gibi yanıyor ve yaşamakta olduğumuz bu kara günlerin bir an önce bitmesini ümit ediyorum. Türkiye, bir deprem ülkesi olduğu için neredeyse hepimiz depremi az çok hissetmiş, onun verdiği korkuyu hala yaşamaktayız. Depremin getirdiği acılar hangi ilimizde olursa olsun hepimizi derinden etkiledi. Depremi yaşayanlar içinde çok üzgünüm; hepimiz çok üzgünüz. Ben Kırıkkaleliyim; ama 6 Şubatta yaşanan korkunç depremden dolayı Kahramanmaraşlıyım, Gaziantepliyim, Hataylıyım, Adanalıyım ,Diyarbakırlıyım, Osmaniyeliyim Malatyalıyım,Kilisliyim,Şanlıurfalıyım ,Adıyamanlıyım, Elazığlıyım. Türkiye’mizin 11 ilini vuran deprem binlerce insanımızın yaralanmasına hatta ölmesine neden olmuştur. Allah, depremden etkilenenlerin yar ve yardımcısı olsun. Gün yardımlaşma günüdür! Herkes birlik olmalı, tek yürek olmalı.Ben inanıyorum ki; milletimiz nasıl zor günleri elele verip atlattıysa bu zor günleride milletçe aşacağız. Öyle de görünüyor, bütün illerde seferberlik düzenlenmiş depremin yaralarını sarmaya çalışıyoruz milletçe... Deprem önlenemez bir doğal afet olsa da depremin yıkıcılığını önlemenin bir çok yolu var. Günümüzde Japonya gibi gelişmiş ülkelerde dünyanın en şiddetli depremleri yaşansa da bu durumdan can kayıplarının ya hiç olmadığını ya da çok az olduğunu görebiliyoruz.Evet, Japonya ileri teknoloji ve bu konuda duyarlı olmaları sebebiyle binalarını büyük depremlere karşı dayanıklı şekilde inşa edebiliyorlar. Hani bir söz vardır:” Deprem öldürmez bina öldürür.
Sevgili okuyucular, Japonlar bunun farkına varmış yıkılmayan, sağlam binalar inşa etmişler. Peki, depremden en az etkilenmek için deprem anında uygulamamız gereken kuralları hatırlayalım mı? Uzmanların verdiği bilgilere göre;” Deprem anında yapılması gerekenler; eğer bir binanın içindeyseniz duvara sabitlenmiş ve sağlam bir eşyanın yanına çömelerek çök, kapan,tutun pozisyonu almalıyız. Bu pozisyonu almak için; bir elinizle yanına çömeldiğiniz eşyanın herhangi bir yerine tutmalı ve diğer elinizle ise başınızı korumalısınız. Deprem anında sakin olmalısınız. Panik yapıp evin içinde kosturmamalıyız. Deprem anında; dışarı çıkmamalı, merdivenleri ve asansörü kullanmamalıyız. Deprem, eğer çok şiddetli ise yerinizden hiç kıpırdamamalayız. Çünkü bizim ani hareketimiz evin yıkılmasına sebep olabilir. Deprem anında; binanın içinde isek camlardan ve yıkılabilecek eşyalardan uzak durmalıyız. En önemlisi deprem anında çök, kapan tutun pozisyonu almalıyız ki bu sayede kendimize bir hayat üçgeni oluşturarak olası tehlikelerden korunmuş oluruz. ”diyorlar Sevgili okuyucular; hepimize büyük geçmiş olsun. Umarım; bizi uykumuzdan uyandıran korkunç felaketi tekrar yaşamayız!
