• Dolar
    0.000
  • Euro
    0.000
  • Ç.Altın
    0.000
  • Altın
    0.000

°

Köşe Yazarı

Murat Bulut

#

  •  08 Aralık 2021
  • FİYATLARI KİM YÜKSELTİYOR NEDEN YÜKSELİYOR?


    Ülkede ciddi bir ekonomik kriz var. Sohbetlerin tek gündem konusu fiyat artışı. Nereye gitsem kiminle karşılaşsam ‘nereye bu gidiş’ sorusu soruluyor. Açıkçası bende bilmiyorum.  Sosyal medya da içinde bulunduğumuz ekonomik durumu anlatan 2 tane çok güzel paylaşım var. Birisi bir market işletmecisinin ‘fiyatlarımız dünden pahalı ama yarından ucuz’paylaşımı. Diğeri de ‘yazı tura için yukarıya attığım bir lira aşağıya düşene kadar doksan kuruş oldu’ paylaşımı.  Bu iki paylaşım durumu çok net özetliyor. Evet paramız yazı tura için yukarı atıldığında, aşağıya düşene kadar geçen sürede değer kaybediyor. Evet her türlü üründe fiyatlar düne göre pahalı ama yarına göre ucuz. Aynen bu durumdayız.

    Peki niye böyle olduk? İllaki sebepleri var. Bu işi bilenlerle konuştum,  iktidarı dinledim, muhalefeti izledim.  Anlatılanlara göre ortaya çıkan sebepler şunlar;

    1. Dolarda ki yükseliş
    2. Ülkemizde kendi kendimize yetecek ürün olmaması ve dolayısıyla dışarıdan ithal ürün getirmemiz
    3. Pandemi nedeniyle ürün tedarikinde yaşanan sıkıntı
    4. Zam gelecek diye ihtiyacın dışında bireysel stoklama yapılması ve arz talep dengesinin bozulması.
    5. Yine zam gelecek diye üreticinin stoklama  yapması.

    Tüm bunları üst üste koyunca 15 gün içinde yağa 50 lira zam gelmesi ile karşı karışa kalıyoruz. Sorumlular kim? Büyük marketler mi? Geçenlerde onlara çok büyük miktarda ceza kesildi. Değişen oldu mu; hayır. Demek ki sorunun temeli  orada değil.  Marketler denetlendi fiyatlar düştü mü hayır; demek ki denetleme de boşa yapılıyor.  Dolar şu anda 13-14 arası gidip geliyor ama fiyatlar her gün yükseliyor. Demek ki ana sorun dolar da ki yükselişte değil. Dış güçler desem; Almanya’da da enflasyon yüzde 2’den 5’e yükselmiş (AK Parti eski milletvekili Resul Tosun’un açıklaması) O zaman dış güçler Almanya içinde mi devrede?  Demek ki  dış güçlerle de alakalı değil. Bu durumda sorunu biraz kendi içimizde aramamız gerekir.

    Mevcut iktidar ne yazık ki piyasaya güven veremiyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan ‘ekonomik kurtuluş savaşı’ söylemini kullanıyor. Ekonomik kurtuluş savaşı ne demek; ekonomik olarak battık demek. Dibi gördük demek.  Güven vermesi gereken en yetkili isim kurtuluş savaşı söyleminde bulunuyorsa altta ki vatandaş ne yapsın?  Erdoğan stokçulardan şikayet ediyor. Kim bu stokçular? Bunu bulacak olan sanırım emekli Hasan Amca değil. Hali hazırda ki iktidar. MİT dünyanın her yerinden, teröristi saklandığı ininde buluyor getiriyor da ülkenin içinde ki üç beş stokçu neden bulunamıyor? Şu anda iktidar sürekli hedef gösteriyor. Marketçileri, stokçuları, dış güçleri, üreticileri. İyi de sorunun kaynağı biliniyorsa neden çözüm için hamle yapılmıyor. Gardiyanın kötüsü mahkuma dert yanar hesabı iktidarda vatandaşa dert yanıyor.

    Muhalefete gelirsek; onlar halen durumu özetlemekten başka çözüm önerisi koymuyor.  Durum kötü, ben zaten biliyorum. Bana çözümü anlatın.  Yağ 150 liradan 90 liraya düşecek mi onu söyleyin. Nasıl düşüreceksiniz onu konuşalım.

    Velhasıl kelam; herkes durum kötü diyor ama nasıl düzeleceğini söyleyen yok. İktidar da şikayet ediyor, muhalefette. Siyasiler boş boş konuşurken raflarda ki fiyat etiketlerini gören vatandaşta haklı olarak tepkili. Sonrası  ‘yağ 150 lira oldu diye ben vatanımı satmam’ diyen bir kesim ortaya çıkıyor. Ben şikayetçiyim arkadaş. Bütçem geçinecek bir bütçe olmaktan çıktığı için haklı olarak şikayetçiyim. Şimdi ben vatanını satan birisi mi oldum? Ülkenin Cumhurbaşkanı Erdoğan’da şikayet ediyor. Ona ne diyeceksiniz peki.  Öyle bana Almanya’da enflasyon arttı söylemleri ile de gelmeyin. Almanya’da enflasyon yüzde 2 iken örnek vermeyen iktidar, 5’e yükselince beni onunla teselli etmeye kalkmasın. Ne demiş atalarımız; sui misal emsal olmaz. Avrupa iyiyken örnek verilmezse kötü iken hiç verilmez. Ben çözüm istiyorum.  Bana ne Avrupa’dan. Amerika’dan.  Ayda 25 bin lira maaş alan milletvekili çıkıyor dalga geçer gibi çözüm olarak bana 'biberi kilo ile değil 3 tane alın, eti yarım kilo yeyin' önerisi getiriyor. Evine baksan buzdolabı doludur.

    Asıl sorun ne biliyor musunuz; üretim devleti olmaktan çıktık.  Pirinci, kırmızı mercimeği, ayçiçek yağını, buğdayı kendimiz üretemiyoruz da dışarıdan alıyorsak onlara bağımlığız demektir. Oysa biz yıllarca kendi kendine yeten 7 ülkeden biriyiz diye övünmedik mi? Şimdi üretimi bıraktık (savunma sanayi dışında) temel gıdalarda dışa bağımlı hale geldik. Kusura  bakmayın da hali hazırda ki Celal Bayar Parkı’na üç beş milyon lira harcanarak yapılacak bir düzenleme yerine, 100 milyon lira harcayıp beton binalar yaparsan, bu sonuçla birgün karşı karşıya kalırsın demektir. Ekonomik kurtuluş savaşından milyon liralar harcayıp park yaparak mı çıkacağız? Sen, var olan bir parkı değiştirmek için 100 milyon lira veriyorsan, bana ‘yarım kilo et ye’ diye öğütte bulunamazsın.  

    Ben artık iktidardan somut adımlar bekliyorum.  Bu ülke çok kriz gördü. Krizler aşılır ama güven vererek.  Güvenin ve adaletin olmadığı bir ülkede her türlü krizle baş başa kalabiliriz. İktidardan piyasaya güven vermesini bekliyorum.  Boş vaatler yerine, çözüme yönelik net ifadeler istiyorum. Şatafatlı yatırımlar yerine üretime dönük yatırımlar istiyorum.  Hergün birilerini hedef göstermek yerine ortada suçlular varsa bir an önce bulunup gereğinin yapılmasını istiyorum.  Bir eylem planı bekliyorum. Açıkçası laf değil icraat istiyorum…

    Yazar Yorumları

    Yorum Yaz

    15217

    Hakkımızda

    #

    İletişim

    Kirikkalekusu.com

    info@kirikkalekusu.com

    2147483647

    2147483647