BAŞARIDA ONUR YÜKSEL BOZDAĞ FAKTÖRÜ
‘Herkes Ahmet diyor’ demiştik son yazımızda. Ahmet Önal’ın seçim başarısını dile getirmiş, toplumun önemli kısmının nasıl teveccühünü kazandığını anlatmıştık. Rakibinin halktan uzak oluşunu iyi değerlendirdiğini, karşılığında da her iki kişiden birinin oyunu alarak başkan seçildiğini yazmıştık. Ortada büyük bir başarı vardı ve bu başarı Önal’ındı. Geride kalan bir buçuk aylık sürede gördüğüm şu ki; işi zor. Kendisinden beklenti çok büyük. Sadece hizmet anlamında söylemiyorum. Geçenlerde iş başvurusunda bulunanların sayısının 6 bini geçtiğini haberleştirmiştik. Belediye yöneticileri şu anda 9 bini bulduğunu söylüyorlar. Bu kadar insanı küstürmeden nasıl işin içinden çıkacak doğrusu bende merak ediyorum. Görüşebilirsem kendisine soracağım bu soruyu.
Ön planda başarı Önal’ındı ama bir ismi gözardı etmekte haksızlık olurdu. Yaklaşık 4 yıl önce ağır bir dille eleştirdiğim ama bu gün elde edilen başarının mimarlarından biri olarak gördüğüm içinde takdir edilmeyi hak eden bir isim bu. Evet CHP İl Başkanı Onur Yüksel Bozdağ’dan bahsediyorum. Belki gözlerden kaçıyor belki dikkat çekmiyor ama bugün Ahmet Önal 50 bin oyla başkan seçildiyse, CHP Kırıkkale’de genel seçimde 2. parti 9 ay sonra ki yerel seçimde de açık ara farkla birinci parti olduysa partinin il başkanı Bozdağ’a başarıdan pay vermemek doğru olmaz.
Peki ne yaptı Bozdağ? Asla rol çalmaya çalışmadı. Bu önemliydi çünkü muadili olan iki partinin il başkanı Bozdağ’ın tam tersi ana karakter olmak için büyük çaba harcadılar. Bozdağ, adayının ve partisinin başarısı için arka planda ter dökerken, rakipleri daha çok kendileri için mesai harcadılar. Bozdağ adayının bir adım arkasında durup tam destek verirken, mevkidaşları adaylarının bir adım önünde ve göstermelik destek verdiler.
Ama Bozdağ’ın asıl başarısı 14 Mayıs seçimleri sonrasında ki stratejisindeydi. 14 Mayıs ve akabinde ki 28 Mayıs’da Kılıçdaroğlu kaybettiğinde Bozdağ, partide ki diğer aktörlerin aksine ‘değişim’ dedi. Genel merkezde için başlayan değişim sürecinin en ateşli savunucusu oldu. Asla kararından taviz vermedi. Kongrede oyunu Özgür Özel’den yana kullanırken bugün gelinen noktanın ilk fitilini ateşledi. Bu sayede de genel merkezde önemli bir çevre edindi. Eğer Kılıçdaroğlu kazansaydı belki Ahmet Önal bugün halen muhalefet milletvekili olarak kalacaktı. Büyük ihtimalle belediyede CHP’ye geçmeyecek mevcut düzen devam edecekti.
Önal’ın adaylığının açıklanmasında da acele etmedi. Önce rakiplerini görmek için sabırla bekledi. Önal doğru bir yaklaşımla parti siyaseti yapmazken, Bozdağ partisinin il başkanı olarak tabanı konsolide etti. Adayı ile çatışmadı. Ona rakip olmadı. Zaman zaman kendisine yönelik sataşmalarda sessiz kaldı. Yakalanan ahengini bozacak polemiklere girmedi. Sakin kaldı. Seçimin aynı zamanda psikolojik bir harp olduğu gerçeğini unutmadı. Adayına verebileceği maksimum desteği verdi. Tüm bunların üstüne Önal’ın halkta ki karşılığı da eklenince 47 yıl sonra CHP Kırıkkale Belediyesini kazandı. Bununla da kalmayıp 4’ü merkez olmak üzere toplamda 7 meclis üyesi çıkardı. CHP 9 ay içinde gerçekleşen her iki seçimde de sağlam bir ekip çalışması yaptı.
Bugün AK Parti ve MHP’de seçim başarısızlığı nedeniyle il başkanlarının değişimi konuşuluyorsa CHP’de ki başarıda da il başkanının katkısı yadsınamaz. Kabul etmek gerekir ki Bozdağ başarılı bir il başkanı. Şahsi bir gelecek hedeflemiyor. Partisinin başarısını önceliyor. Bizim klasik siyasetçi tavrından uzak duruyor. Önce ben demiyor. Kendi reklamını değil ana aktörün reklamına öncelik veriyor. Başarıda önemli bir pay sahibi olmasına rağmen en az konuşulan isim olmasından da rahatsız olmuyor.
İki seçimden çıkardığım sonuç şu; Kırıkkale, çok konuşulmayan, göz önünde olmayan ama stratejiyi doğru kuran iyi bir yönetici ve başarılı bir siyasetçi kazandı. Önal ve Bozdağ iyi bir ikili oldular. Bu birliktelik inşallah Kırıkkale’nin hayrına sonuçlanacaktır. Bugüne kadar biz hep çatışan siyasetçiler gördük. İlk defa yan yana omuz omuza bir belediye başkanı-il başkanı birlikteliği izliyoruz. Sonuna kadar bu şekilde gitmesi hem şehir adına, hem partileri adına hemde kendileri adına büyük bir kazanım olacaktır.
