Geçtiğimiz aylarda iki askerimiz donarak şehit olmuştu.
Bu haber karşısında insanın kanı donuyor, ya da donması gerekiyor.
Ateş düşen iki ocak dışında pek bir iz kalmadı geriye. Olayı derinlemesine bilmiyoruz, kimseye yargısız infaz yapmak istemeyiz ama ortada bir muamma olduğu açık.
2009 yılının Mart ayında Muhsin Yazıcıoğlu helikopter kazasında hayatını kaybetti. Hiç kimse bu olayın bir kaza olduğuna inanmıyor, ama henüz hiçbir sonuç alınabilmiş değil.
Necmettin Erbakan, “Bir damla Mehmetçik kanını, bütün Amerikan bütçesine değişmeyiz” dedi. 28 Şubat oldu, bu ülkeden neler götürdü, neler doğurdu hepsi ortada.
Daha dün 15 Temmuz’u yaşadık. Göz göre göre bir darbe girişimi oldu. Olay hala tam anlamıyla gün yüzüne çıkarılabilmiş değil. İki yüz elli şehidimizin resimleri kaldı geriye.
Her şeyiyle acayip bir rahip olayı yaşandı, ekonomik bir savaşa maruz kaldık. Buna telefon kırarak tepki gösterdik. Sonra Amerika ile buzlar eridi. Ölümü gösteren dolar, bizi sıtmaya razı etti.
Peki, neden 2003 yılında askerimizin başına çuval geçirilirken bir şey kırıp dökmedik?
Kül Tigin Yazıtının kuzey yüzünde şöyle bir ifade yer almaktadır. “Zamanı Tanrı Yaşar. Kişi Oğlu Hep Ölmek için Türemiş.”
Öleceğiz.
Bu dünyadan geçip gideceğiz.
Bin yılları aşan kültürümüz, hak olan dinimiz, bize bu dünyadan güzellikle gelip geçmeyi emrediyor.
Hesap var, hesap vereceğiz.
Bireysel olarak bir şeyler yapmak büyük ölçekte güzellikleri ortaya çıkartmaya yetmiyor. Bu yüzden gücümüzü siyasetçilere, devlet adamlarına emanet ediyoruz.
Bu sefer yerel seçimler yaklaşıyor. Tüm partiler bize, yani halka gelmeye başladılar.
Fakat siyasetçilere diyoruz ki;
Bize gelmenize gerek yok, Kendinize Gelin Yeter…
#
Kirikkalekusu.com
info@kirikkalekusu.com
2147483647
2147483647